72 sayfa. 1x1 cm
Zulmün, işkencenin, ölümün bir bedeli var mıydı? Herkes, bir şekilde masum insanlara çektirdiği acıların bedelini ödeyecek miydi? Keşke dünya da, bu hikâyenin ütopik havasından beslense ve tüm zalimler, zulümlerini sonlandırabilmek için böyle canhıraş çabalasalardı... Kaklu ne zamandır bu mağaradaydı, ne zamandır bu işkencelere maruz kalıyordu, kimdi, ne iş yapıyordu? Bunların hiçbirinden haberi yoktu. Onunla birlikte mağaraya hapsedilmiş diğerlerinin de... Ta ki hepsi ayrı ayrı ve birlikte, insanlara çektirdiklerini dışarıdan bir göz olarak görme şansına erişene kadar. Ta ki paranın, şöhretin, ihanetin ve güzelliğin gözlerini diğer her şeye nasıl kör ettiğini görene kadar... Sonrası buhrandı. İnkâr etmek ile kabullenmek arasında geçen gelgitler sonucunda, hepsi nasıl kötücül ruhlara sahip olduklarını gördüler. “Artık Kaklu ve arkadaşları kendilerini, birbirlerini daha iyi tanıyorlardı. Ama şu bir gerçekti ki mağara arkadaşlarının, gittikleri yerdeki kendi yaşamlarına aynı haltları yiy
Satıcı Yorumları
- Kullanıcı:
- G.D.
- Tarih:
- 18 Kasım 2025 09:31