292 sayfa. 13.5x21 cm
Türk kahramânlığının serdârı Sultan Yıldırım Bâyezîd Hân, Nasreddîn Hoca’nın memleketi olan Akşehir’de, Azrâil Aleyhisselâm’ın dâvetini aldığı dem, gözlerinin önünden bütün hayât hikâyesini bir film şeridi hâlinde geçirmiş idi. Şehlâ olan gözünde bile, o film şeridinin bütün kareleri, en parlak ve canlı hâlleri ile deverân ediyordu. Bursa’da, Devlet Hâtûn ile kıyılan nikâhı ve ardından yaşanan dillere destân düğün; Kütahya’ya vâli oluşu ve Tavşanlı Balkanı’nda çıktığı sürek avları, Doğan Bey’in bu av seferlerini tanzîm edişindeki hassâsiyet ve titizliği; Karamanoğlu Alâeddîn Ali Beğ’in sönmeyen kîni ve Konya Yazısı’nda eşilen cenk, o cenkdeki cevvâliyetinden ötürü kendisine Yıldırım sıfatının kondurulması; Kosova Cengi, atası Murâd-ı Hudâvendigâr’ın şehâdet şerbetini içişi, ardından, boşalan Âl-i Osman Tahtı’na kendisinin oturtulması ve ciğer köşesi Yâkub Bey’in yay kirişine uzanan mâsûm boynu; Kayzer elindeki İslâmbol’un fethine dâir bunca yapıp ettikleri, Güzelce Hisâr’ın burç ve sur
Kitaplar, zamanın büyük denizinde dikilmiş DENİZ FENERLERİDİR.
''Birine altı çizili kitaplarınızı vermek, Yaralarınızı emanet etmektir bir bakıma....'' Nazan Bekiroğlu
Satıcı Yorumları
- Kullanıcı:
- E.C.
- Tarih:
- 7 Kasım 2025 16:32